
İkinci kez oy vermek: yeni bir Hollandalıdan bilinçli bir seçmene
Sosyal medyada paylaş:
İki yıl önce, Suriye’den Mustafa ve Ashraf ilk kez Hollanda’da oy kullanabildiler. Bu, onlar için bir keşifti. Oylarını çoğunlukla duygularına göre kullandılar. Şimdi, bir sonraki seçimler için yaklaşımları farklı. Hollanda’nın işleyişi hakkında daha fazla bilgi sahibi olduklarından, stratejik oy kullanmak istiyorlar.
Oy hakkı: vatandaşlığa dair yeni bir anlayış
Suriye’den gelen Mustafa (39) ve Ashraf (36) için, 2022 yılında Hollanda pasaportlarını aldıktan sonra ilk kez oy kullanmak özel bir olaydı. Mustafa, Hollanda’da oy kullanmanın çok farklı olduğunu söylüyor: “Burada parti programlarını, siyasi yönelimleri ve farklı çıkarları görebiliyorsun.” Bu ikisi için de yeni ve garip bir deneyimdi. Mustafa şöyle anlatıyor: “Suriye’de oy hakkına sahip olduğunu bilirsin, ama aynı zamanda seni temsil etmeyen insanları seçtiğini de bilirsin.” Bu nedenle bir keresinde oy kullanmaya gitmediğini, ancak bir aile üyesinin oy kartını alıp onun yerine oy verdiğini, hem de izin almadan, anlatıyor.
Oy verme kabinindeki süreç de Mustafa için farklıydı. Mustafa şöyle anlatıyor: “Oy verme kabini gizli bir oda gibiydi ve oy pusulasında o kadar çok farklı parti vardı ki... Kırmızı kalem de çok dikkat çekiciydi. Oy kullanmak, hiç tanımadığın büyük bir şehre girmek gibiydi. Hollanda’nın bana bu hakkı vermesinden dolayı minnettardım.”
Ashraf, 2023’teki ilk oy verme deneyimini etkileyici bir şekilde özetliyor: “Harika bir deneyimdi, ilk kez vatandaşlık hakkımı kullanabildiğimi hissettim; bu, Suriye’de bize izin verilmeyen bir şeydi.” Onun için oy vermek, sadece siyasi bir eylemden ibaret değildi; hakları olmayan bir mülteciden, görüşüne değer verilen birine dönüşmek gibi hissettirdi.
İlk tercih: pişmanlık ve toplum üzerinde etki arayışı
İki adamın 2023’te verdikleri kararlar, stratejiden ziyade duygularına dayanıyordu. Mustafa, Volt Partisi’ne oy verdi. Bu partiyi seçmesinin nedeni, Avrupa’ya dair vizyonlarını önemli bulmasıydı. Mustafa şöyle diyor: “Bu, Avrupa’yı savunan genç bir parti.” Ayrıca partinin merkezde yer aldığını, ne çok solcu ne de aşırı sağcı olduğunu ekliyor. Sol ittifak GroenLinks-PvdA’ya stratejik bir oy vermeyi düşündüğünü, ancak sonunda duygularını dinlediğini söylüyor.
Ashraf, 2023’te Denk Partisi’ne oy verdi: “Ama açıkçası memnun kalmadım. Bu, zar zor iki ya da üç sandalyeye sahip küçük bir parti.” Küçük bir partiye oy vermenin siyasi etkisinin az olduğunu fark etti. Daha büyük bir partiye oy vermenin daha fazla etki yaratabileceğini düşündü.
Seçim sonucu: şok ve korku
Seçimlerin sonucunda PVV’nin en büyük parti haline gelmesi, Mustafa ve Ashraf’ta hayal kırıklığına ve hatta korkuya yol açtı. Mustafa, sonucu “Mark Rutte’nin (VVD) hükümetine karşı bir ceza ve protesto” olarak gördü. PVV’nin popülerliğini şaşırtıcı bulmasa da, elde ettiği büyük zafer onu şoke etti. PVV’nin
Seçim sonucu, Hollanda’da oturum iznine sahip kişiler arasında korkuya neden oldu. Mustafa, Suriyelilerde ve diğer statü sahiplerinde bu korkuyu gördü: “Birçoğunun belediyeye gitmeye çekindiğini fark ettim, çünkü orada PVV’ye oy vermiş bir çalışanla karşılaşabileceklerini ve onun tarafından ayrımcılığa uğrayabileceklerini düşünüyorlardı. Volt’a oy verdiğim için pişman oldum, stratejik olarak GroenLinks-PvdA’nın sol ittifakına oy vermeliydim.”
Ashraf da hayal kırıklığına uğradı: “Sonuçlar üzücüydü, özellikle de Gazze’de savaş devam ederken.” Hollanda toplumunda Gazze’deki mağdurlara duyulan empatinin farklı bir sonuca yol açacağını düşünmüştü.
İkinci kez oy vermek: strateji ve denge arayışı
Şimdi, bir sonraki seçimlere hazırlanırken, Mustafa ve Ashraf bu işi ikisi de farklı şekilde ele alıyor. Artık duygularının önüne stratejiyi koyan bilinçli seçmenler haline geldiler.
Mustafa: “Günlük haberleri takip ediyorum, parti programlarını okuyorum ve fikirlerime en yakın partiler hakkında net bir fikir edinmeye çalışıyorum.” Bu seçimler için en önemli siyasi konuları göç ve iltica, konut sıkıntısı, fiyat artışları ve Gazze’deki çatışma. Mustafa: “Bu kez stratejik oy kullanacağım, çünkü geçen seferki tercihimin çok az etkisi olmuştu.”
Ashraf da programları okuyup karşılaştırıyor. Partilerin iç ve dış politikaları arasında bir denge arıyor. Denk ile duygusal olarak güçlü bağları olsa da, sınırlamaları görüyor. “Denk’in iç politikası uygulanabilir değil. Bu yüzden bu kez muhtemelen onlara oy vermeyeceğim.”
Odağı artık konut sıkıntısı, istihdam ve ayrımcılıkla mücadele için çözümler sunan bir partide. Aynı zamanda, partinin “arkadaşının geçmişine saygı göstermesi” gerekiyor. Bu dengenin Hollanda’daki sol partilerde en iyi şekilde sağlandığına inanıyor. “Muhtemelen GroenLinks-PvdA’nın sol ittifakına oy vereceğim. Yükselen aşırı sağa karşı durmak için büyük bir partiyi desteklemeliyiz.”
Oy kullanmak: bir yükümlülük
İki erkek de oy kullanmanın bir yükümlülük olduğunda hemfikir. Mustafa, bazı vatandaşların duyarsızlığını eleştiriyor: “En şaşırtıcı bulduğum, Hollanda’da göçmen kökenli birçok kişinin oy kullanmaması.” İnsanların siyasete ilgisiz olduklarını söylemelerini anlamıyor, çünkü “siyaset seni ilgilendirir ve politikacılar günlük yaşamını etkileyen kararlar alır.”
Ashraf, tek bir oyun etkisi konusunda realist kalıyor, ancak sessiz kalmayı reddediyor. “Oy kullanmak gerçekten faydalı, ama ben realistim. Siyaset sadece bir kişiden daha büyüktür.”